NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
201 - (475) حدثنا
محرز بن عون
بن أبي عون.
حدثنا خلف بن
خليفة
الأشجعي أبو
أحمد عن
الوليد بن
سريع، مولى آل
عمرو بن حريث،
عن عمرو بن
حريث؛ قال:
صليت
خلف النبي صلى
الله عليه
وسلم الفجر.
فسمعته يقرأ:
{فلا أقسم
بالخنس.
الجوار الكنس}
[81/التكوير/
الآية 15 و 16].
وكان يحني رجل
منا ظهره حتى
يستتم ساجدا.
[ش
(فلا أقسم
بالخنس.
الجوار الكنس)
في المفردات:
الخنس أي
الكواكب التي
تخنس بالنهار
أي ترجع في
مجراها. وفي
المصباح:
وخنست الرجل
خنسا، من باب
ضرب، أخرته أو
قبضته وزويته.
فانخنس. مثل كسرته
فانكسر.
ويستعمل
لازما أيضا.
فيقال خنس هو.
وفي الكشاف:
الجواري
السيارة.
والكنس
الغيب. من كنس
الوحش، إذا
دخل كناسته. وكناس
الظبي بيته.
(يستتم) في
المصباح:
واستتمه مثل
أتمه. أي حتى
يسجد سجودا
تاما].
{201}
Bize Muhriz b. Avn b. Ebî
Avn rivayet etti. (Dediki): Bize Halef b. Halifete'l-Eşcaî Ebu Ahmed, Ali Amr
b. Hureys-in azatlısı Velîd b. Serî'den, o da Amr b. Hureys'den naklen rivayet
etti. Amr şöyle demiş:
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in arkasında sabah namazını kıldım da onun Tekvir 15 ve 16 âyetini
okuduğunu işittim. Bizden hiç birimiz o tamamiyle secdeye varmadıkça belini
eğiltmezdi.
İzah:
Bu hadîsi Müslim Hz.
Berâ' İbni Âzîb 'den muhtelif tarîklerle rivayet ettiği gibi, Buhârî «Ezan» ve
«Namaz» bahislerinde; Ebu Dâvud, Tirmizî ve Nesaî dahi «Namaz» bahsinde
muhtelif râvîlerden rivayet etmişlerdir.
«Yalan söylemez bir
zâttır.» Sözünü hangi râvîlerin söylediği ihtilaflıdır. Yahya b. Maîn ile
Humeydî ve îbn'ül-Cevzî'ye göre bu sözü söyleyen Ebu îshâk 'dır. Bununla Abdullah
b. Yezîd'in yalan söylemediğine işaret etmiştir. İşareti Hz. Berâ'e ait
zannetmemelidir. Çünkü Berâ' (R.A.) Sahâbîdir. Sahabeyi kiramın ise tezkiyeye
ihtiyaçları yoktur.
Hatîb-i Bağdadî: «Eğer
bu söz ishâk'ınsa Abdullah b. Yezîd hakkındadır; Abdullah'ın ise Berâ'e
aittir.» demiştir.
Hattâbî dahî: Bu söz
râvî hakkında bir töhmet icâb etmez. O ancak doğruluğun hakikatini ifâde eder.
Zîrâ bir ravînin iyice bilinmesini ve rivayet ettiği hadîsle amel edilmesini istedikleri
vakit râvîlerin âdeti böyle te'kîdler yapmaktı. Meselâ Ebu Hureyre: Sâdık ve
masduk olan Halîlimden işittim;
derdi...» demektedir.
Kaadî îyâz dahî aynı
yoldan giderek: «Râvî bu sözle tâ'dili kasdetmemiştir. O bununla hadîsi takviye
etmek istemiş ve hadîsi hiç bir suretle müttehem olmayan Berâ' îbni Âzib’in
rivayet ettiğini söylemiştir.» demiştir.
Nevevî: «Bu sözün
mânâsı: Hadîsi bana Berâ' rivayet etti. Bilirsiniz ki Berâ' müttehem olmayan
bir zâttır. Binâenaleyh size ondan rivayet ettiğim hadîslere îtimâd edin!
demektir.» diyor.
Bu söylenenlerden
anlaşılıyor ki «Yalancı değildir.» sözü Hz. Berâ' hakkında söylenmiştir.
Nitekim hadîsin ikinci rivayetinde Abdullah b. Yezîd'in: «Bana Berâ' rivayet
etti -ki yalancı değildir.-» demiş olması da bunu gösterir. Bir de hadîsde
Berâ' dan sonra zikredilen (Hüve) zamîri kaide îcâbı zikredilen isimlerin en
yakınına ait olur (ki o da Berâ') dır.
Yahya. b. Maîn'in Hz.
Berâ'i yalandan tenzih etmesi Abdullah b. Yezîd dahî sahabeden olduğu halde
onun hakkında bir şey söylememesi Hz. Abdullah'in sahabeden olup olmadığına
ihtilâf edildiğindendir. Yahya b. Maîn onun sahâbi olduğunu kabul etmemiştir.
Filhakika bâzıları onun sahâbî olmadığını söylemiş; imam Ahmed, Ebu Hatim ve
Ebu Dâvud bu bâbda tevakkuf ederek bir şey söylememişler. İbni Abdi I-berr,
Dâre Kutnî ve diğer hadîs ulemâsı onun sahâbî olduğunu isbât etmişlerdir.
Hz. Abdullah'in bu
hadîsi rivayet etmesine sebeb Taberânî'nin rivayetine göre, Kufe'de vali
bulunduğu sıralarda cemaata namaz kıldırması ve cemâatin imamdan evvel rüku ve
secdeye varmaları, başlarını imamdan önce kaldırmalarıdır.